Kaygı ( Anksiyete ) nedir?
Kaygı gergin ruh halinin etki ettiği endişeli hissetme ve kan basıncındaki artışında etkilediği, bedende farklı tepkilere yol açan bir duygudur. Kaygı gerekli ve önemli bir duygudur. Hayatımızın devamı için zorunludur.
Günlük hayatımızda herhangi bir olay ve olguya karşı kaygı duyabiliriz. Kaygı vasıtasıyla bir tehlikeyi önceden fark edip tedbir alabiliriz. Bu tür kaygı düşük seviyededir ve sağlıklıdır. Aile, iş, çocuklarımız, sokak, para, gelecek, ölüm vb her türlü şey bizi kaygılandırabilir.
Kaygı bozukluğu türleri nelerdir?
- Yaygın Kaygı bozukluğu
- Panik bozukluk
- Fobiler
Yaygın Kaygı Bozukluğu
Kaygı bozukluğunda sürekli, şiddetli kaygılar görülür. Aşırı kaygı insanlar hayati fonksiyonlarını, kaygı sebebiyle yerine getiremezler. Hep en kötüyü düşünüp hayata siyah gözlüklerle bakarlar.
Bir çok konuda aşırı kaygı olabilir. Hemen öleceğini düşünme, çocuğunun başına sürekli kötü bir şey geleceği kaygısı, araba kullanırken kaza geçirme kaygısı gibi bir çok aşırı kaygı çeşidi vardır. Bu aşırı kaygılar en az 6 ay boyunca süren aşırı kaygılardır.
Panik bozukluk
Panik bozukluk, tehlikeli, sinsi, kendini gizleyen bir psikolojik rahatsızlıktır. Panik bozukluğu sırasında kalp krizi geçirdiğinizi zannedilir. Nefessiz kalarak ölümün eşiğine geldiği hissedilir, elin, ayağın, başın uyuşması ve felç olmuş gibi hissedilir, kontrolünü kaybetme, gerçek dışılık duygularını içinde çıldırma algısı her seferinde yeniden yaşanır.
Fobiler
Fobi aşırı bir korku duyma halidir. Hayatımızın işlevlerini etkiler. Aşırı korku ve kaygı duyduğumuz o nesneden, canlıdan veya olaydan kaçmamıza veya hayatımızdan çıkarmamıza neden olur.
Kaygı bozukluğu belirtileri nelerdir?
- Devamlı bir tedirginlik
- Kolay yorulma
- Dikkati vermede güçlük çekme
- Çabuk öfkelenme
- Kas ağrıları
- Düzensiz uyku
Genellikle kişi kaygılarının aşırı olduğunun farkındadır, ancak endişelenme lerini yok edemezlerse, sakinleşemezler. Bu insanlar etraflarında “aşırı kaygılı ” olarak nitelendirilir.
Kaygı bozukluğu sıklıkla sanki biyolojik bir hastalık var gibi kendini gösteren bazı biyolojik belirtiler eşlik eder. Çökkünlük belirtileri de sık görülür. Bu belirtiler: biyolojik nedeni olmayan yorgun hissetme, çeşitli ağrıları, titreme ve tikler, terleme, tahammül seviyesinin azalması, bulantı, algıda bozulma hissi, ani sıcaklama gibi psikosomatik yakınmalar dır.
Hissedilen kaygının gücü, sürdüğü zaman ya da ne kadar sıklıkla olduğu, kaygı duyulan olayın gerçekleşmesi durumu ya da olası etkisine göre aşırıdır.
Kaygı bozukluğu olan bireyler, genellikle, günlük, rutin yaşam olaylarıyla ilgili en olumsuz durumları dert ederek üzülürler. İşleriyle alakalı problemler, ekonomik sorunlar, aile bireylerinin sağlığı, çocuklarının etrafında olabilecek olumsuzluklarla ilgili endişelidirler. Ev işleriyle alakalı problemler veya bir yere geç kalma gibi küçük olaylar için, kötü olasılıkları düşünerek üzüntü duyarlar.
Kaygı bozukluğu, yüksek oranda duygu durum bozukluklarıyla görülür. Ayrıca diğer kaygı bozukluklarıyla ve kötü madde kullanımı ile ilişkilidir. Sindirim sistemi bozuklukları, baş ağrıları gibi durumlarda eşlik eder.
Kaygı bozukluğu ne sıklıkta görülür?
İnsanların her 100 kişisinden 6’sı ömürlerinin herhangi bir zamanında kaygı bozukluğu yaşayabilir. Kaygı bozukluğu yaşayanların 3/2’si kadındır. Yaşlılıkta kaygı bozukluğu geçirme oranı artar. Kaygı bozukluğu yaşlılıkta çok sık görülür.
Özellikle lise, üniversite, KPSS ve diğer sınavlara girecek gençlerde de aşırı kaygı bozukluğu görülür. Evlilik öncesi kaygılar, gelecek kaygısı, iş bulma ve kariyer kaygılarıda gençlerde sıklıkla gözlenir.
Kaygı bozukluğu neden olur?
Stresler, kaygı bozukluğunun gelişiminde önemlidir. Çocukluk dönemi ve genç erişkinlik çağları arasında başlayan kaygı bozukluğu, gizlice bir gelişim gösterir. Hastalığın belirtileri zaman zaman iyiye gider ve ani artışlar gösterir. Stresli durumlar olduğunda belirtiler çoğunlukla kötüleşir. Hastalığın oluşmasında “kalıtsal etkenler, beyin kimyasındaki değişiklikler, kişilik özellikleri ve stres verici yaşam olayları” etkilidir.
Hastalar yorgunluk, gerginlik, kas ağrısı ve baş ağrısı gibi bedensel belirtiler nedeniyle çoğu zaman biyolojik alanlar da uzman hekimlere başvururlar ve tanının konulması ve uygun tedavi metotlarının uygulanması gecikebilir. Kaygı bozukluğu olan çoğu kişi, yaşamı boyunca kaygılı ve sinirli olduğunu söyler. % 50si, bu durumun çocukluk ya da ergenlik yıllarında başladığını belirtirse de, 20 yaşından sonrada başlayabilir.
Aşırı kaygı bozukluğu nedir?
Bu terim genelde kaygı bozukluğunun aşırı ve sık yaşanmasını ifade etmek için kullanılır. Hayat işlevselliğinin kalmayıp, üreticiliğin tükendiği durumlar için kullanılır.
Kaygı bozukluğu nasıl geçer?
Stres ve kaygı bozukluğu tedavisi
Kaygı bozukluğu tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. İlk yapılması gereken bir psikolojik meslek uzmanına başvurmak tır. İlk önce fiziksel bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılır. Eğer fiziksel nedeni yoksa psikolojik tedaviye başlanır.
Genelde ilaca gerek kalmadan psikoterapi ile tedavi edilebilir. Bilişsel davranışçı terapi çok etkili olarak kullanılabilir. Danışanın motivesi ve etkili iç görü mekanizmaları terapinin başarı şansını artırır. Bilişsel davranışçı terapi yani kısaca BDT de aynı olay niye farklı davranışlara neden olur sorusu önemlidir. Çünkü düşünce ve inançlar farklıdır. BDT tam olarak burada devreye girer ve yanlış inançları değerlendirmeye çalışır.
İnançlar ikiye ayrılır:
- Rasyonel inançlar
- İrrasyonel inançlar.
Rasyonel inançlar akılcıdır, çarpıtmalara kapalıdır ve otoriteler tarafından desteklenir.
İrrasyonel inançlar ise tutarsızdır, uygun olmayan çıkarımlara dayanır ve yorumlara dayalıdır. Bunlara yanlış algılarda eşlik eder. BDT, sokratik sorgulama ile hedefe ulaşmaya çalışır. Yapılan bilimsel araştırmalarda beyindeki amigdalanın işlevinin terapilerden sonra azaldığı ve haz merkezlerinin daha yoğun çalıştığı gözlemlenmiştir.
Plastisite denen ve beyin sinir hücrelerinin yeniden düzenlendiği durum gerçekleşir. Bu yeni yapılanma çarpık düşüncelerde onarımı sağlar ve dolayısıyla, kaygının yenilmesinde iyileşmeyi sağlar.